Monday, April 7, 2014

Egzotik, Çekici, Nefis Bir Pasta : '' Baked Alaska ''

Sevgili Muhâfızım! Beni, ilgilendirmeyen işe karışmaktan... Değiştirmeye güç yetiremeyeceğim meseleye kafa yormaktan… Kendi kapım pisken, başkalarının kapısının pisliğine takılmaktan… Bünyesi nice mikropla hasta ve dertliyken, doktorluk iddiâsında bulunmaktan… “Sadece işittiği” hususlar için “biliyorum” demekten… Sağdan soldan duydukları ile fetvâ vermekten… İlmi ve hilmi israf etmekten… Boyumu aşan mevzûlarda, gevezelik yapmaktan  koru… Edebe yol olmayan yaşmaktan… Nefsim dururken, başka bir düşmanla savaşmaktan… Ve şerlilerin şer tuzağına düşmekten Sana sığınırım… Dışı içine kaçmaktan, içi dışına çıkmaktan, haktan sapıp hataya koşmaktan koru beni..

Sevgili Yaratıcım! Beni, var ettiğin o ezel yurduna, tertemiz geri döndür… Bu dünyaya gelişim pek mâceralı, büyümem pek meşakkatli olmuş… Anamı ve babamı cennet bahçende gezdir… Gidişimi kolay eyle… Akıl yaşta değil, başta diyorlar, başıma akıl nasip eyle… Hakikatte aklın ne yaşta, ne de başta olmadığını… Fakat aklın ille de yanışta olduğunu fark ettir. “Aklını yaşında sanan büyüyememiş ihtiyar” olmaktan Sana sığınırım. “Aklı, baş olmakta sanan büyükbaş” olmaktan da koru beni... Hakkımda her ne murâd etmişsen, beni ondan râzı kıl da, şikâyet edip duran bedbahtlardan olmayayım.

Sevgili Lûtfedicim! Özellikle ağzımın içinde, inci taneleri gibi pırıl pırıl durmakta olan, hani şu yeri; üstte, önde ve ortada olan iki dişim için, Sana şükredemezken, beni “Sana hakkıyla şükrettiğini zannetme” gafletinden uzak tut. O iki diş olmasaydı, ne insanların alaycı bakışlarından kurtulabilir, ne doğru düzgün yemek yiyebilir, ne de böyle düzgün konuşabilirdim. Ama ne olur, iki inci tanesi dişin kulu etme de beni, onlar sebebiyle kibir çamuruna batıp, deryadan ayrı kalmayayım… Karşıma, beni onlar olmadan da sevebilecek, takıntısız ve yüce ruhlu insanlar  çıkar… Kabuğa değil, öze âşık güzel kullarının arkadaşlığıyla, lutuflarına lutuf ekle… İkram ettiğin iki dişimle ilgili istediklerimi, yardımınla üstesinden geleceğim, herhangi iki işim için de istiyorum, lutfeyle.

Sevgili Sınayıcım! Karşıma çıkardığın imtihanlar hakkında, hüsn-i zan beslemeyi ve onların her birini, sadece benim hayrıma yarattığını düşünmeyi… Çirkin bakarak güzellikleri karalayanlardan değil, güzel bakarak pislikleri paklayanlardan olabilmeyi bana nasip et...

Sevgili Merhametlim! Bana bir ''ben'' lutfet ki kendine hayrı  olsun. Ve o ''ben'' ' e lutfet de ömrünce hayra koşsun.. Yok , zerrece şüphem yok. Sen bana sevdalısın! Bunca kusuruma karşın, böylesine akıl almaz bir cömerlik ve şefkat sergileyişini, başka neyle açıklayabilirim? Kaldı ki Sen'in tutumunu açıklamaya anki gücüm mü var? Nicedir vefaya dönüşemeyen tavrım için... Nicedir sevdana karşılık vermeye güç yettirememiş gönlüm için beni affet...

Neslihan Nur Türk

Baked Alaska





Gönülden selam olsun dostlarımıza..

Şu muhteşem satırlardan sonra, fazla söze ne hacet ?

Okuyup, her kelamdan ziyadesi ile nasiplenen mutena kalpler olmak duasıyla başlayalım inşaAllah.

Efendim, yaz geldi ya, bizi tutabilene aşk ola!

Lokum gibi bir hava vardı bugün dışarda...

Nasıl güzel, nasıl şeker...

Her ne kadar anormal bünyem , şiirzen gönlüm ve kaçkın ruhumdan  mütevellit  yağmurlu havalara

müştak  olsam da, bu cici mevsimin benliğime püskürttüğü coşkunun hakkını yemeyeyim şimdi .

Bir kere şu kütür kütür erik olayı, resmen bitiriyor beni. Hele ki tuza bulandıysa, değmeyin keyfime.

Daha çok dondurma, daha çok güneş, daha çok aşk, daha çok lezzet, serinlik, ferahlık, tazelik....

Bu mevsimin gelişiyle , tekmil can bulur hayatımızda.Yaz demek, vazgeçemediğim ;  kar beyaz converse demek ayrıca . Bu sene somon rengine de takmış vaziyetteyim gerçi ya . Bu da günün gereksiz bilgisi ola :)

Eveet, bu kez çok uzatmayacağım. Komplike cümlelerden kaçınmak suretiyle  kısa yoldan reçeteme geçeceğim - başarabilirsem inşaAllah- 

Çünkü yazarken bile , aklım onda.

Hani  ' yeni sezon '  ürünler olur da, görücüye çıkar ya. Bu da onun gibi adeta ..

( Bir yandan da pastamızdan yiyorum, tüm iştahımla. Tesiri  derin oluyor kanımca :)

Bazı reçeteler kalbinizi tam on ikiden vurur!

Egzotiktir.. Çekicidir.. Farklıdır.. Ve muhteviyatını okuduğunuz an, nefasetinden de emin olursunuz.  Baked Alaska da bu grupta, benim nazarımda. Aslına bakarsanız, sırada bekleyen ve hakikaten paylaşmak için sabırsızlandığım birbirinden özel reçeteler var. Fakat bu güzelliğe, torpil geçmek istedim, çocuksu bir heyecanla..

'' Omelette á la norvégienn ''  olarak da bilinen Baked Alaska ; kek + dondurma + mereng üçlüsünden oluşan ; bir damak çatlatan .





Geçmişinin 1800'li yıllara kadar dayandığı söyleniyor.

O zamanlar  Beyaz Saray ' da verilen bir davette, herkes tarafından  tam not alıp, methinin ışık hızıyla dilden dile  dolaşması bugün  dünya mutfağında çok özel bir yer edinmesini sağlamış.

Ülkemizde ise salt ; işin ehli şefler tarafından , bol yıldızlı otellerin gala gecelerinde ve özel günlerde , görkemli showlar eşliğinde sunulan  ' iddialı ve nefis ' bir tatlı.

Ee peki bu tatlıyı evimizde yapamaz mıyız ?

Yaparııız tabi! Bal gibi de yaparız ...

Hatta davetlerimiz için de hazırlayıp, konuklarımızı şaşırtmak / unutulmayacak bir lezzet sunmak suretiyle eşsiz bir ziyafete imza atabiliriz.

(  Saveur' un yalancısıyım ben :)

İhtiyacımız olan en önemli şey , pürmüz denen ısı tabancası.

*Kayseri'nin altını üstüne getirmemize rağmen bulamadım . Bu pastayı çok sevdiğim  için yine pes etmedim ve daha meşakatli olan diğer yöntemi kullanarak ; mereng kısmını fırında kızarttım.

Risk aldım evet. Zora olan aşkım baki.  Lakin kesinlikle değdi...

Çok şükür kazasız / belasız ,  alnımın akıyla Baked Alaska'mı hazırladım. :)





Önce kekimizi hazırlamalıyız. Ben Sevgili  Sadaf  gibi Brown Butter Cake' i tercih ettim. Siz ; güvendiğiniz ve yumuşak dokulu herhangi bir kek kullanabilirsiniz.  Hazır pastabanla bile olabilir..

Brown Butter Cake / Malzemeler:

.275 gr. tuzsuz tereyağı

.200 gr kek un

.1 çay kaşığı kabartma tozu

.1/2 çay kaşığı tuz

.1/2 su bardağı light esmer şeker

.1/3 su bardağı şeker

.4 büyük yumurta

.1/2 yemek kaşığı vanilya esansı

Hazırlanışı:

.Fırınınızı 160 dereceye ayarlayınız.

.Yağı orta boy tavaya alıp, hafif kahverengi bir hal alana dek eritiniz. ( Bu aşamada tavadan gözlerinizi ayırmayınız ki yanmasın:) Eriyen yağı bir tabağa boşaltarak 20 dk soğumasını bekleyiniz.

.Kahverengi yağı, esmer ve beyaz şekeri , mikserin yüksek hızıyla 2 dakika boyunca çırpınız. ( Krema haline gelmeli)

.Yumurtaları tek tek ekleyip çırpmaya devam ediniz. Vanilya esansını katınız.

.Un + kabartma tozu + tuz ' u bir kaba alarak, karıştırınız. Karışıma ekleyiniz.

.Harcınızı yağlanmış - tercihen 23cmx23cm'lik - fırın kabınıza alarak, yaklaşık 25 dakika pişiriniz.

(Üzeri hafif kızardığında, fırından alınız.)

Kekimiz hazır!!  Mutfağımız misler gibi kokuyor.  Tereyağ ve vanilya rüzgarı esiyor ...

Tıpkı masallardan fırlamış gibi ..

Mutluluk budur diyorsunuz :)

Şimdi gelelim en güzel kısma ;

Kekinizin üzerine istediğiniz dondurmayı kullanabilirsiniz. Şahsen kekimle uyum sağlasın diye vanilyalı tercih ettim:)   

Baked Alaska'yı ister büyük, ister minik porsiyonlar halinde hazırlamanız mümkün.

İhtiyacınız olan malzemeler:

.Dondurma

.Bir adet kaşık :)

.Streç film

.İstediğiniz büyüklükte , yuvarlak  plastik veya metal kap (lar)

.Pürmüz

*Fırınlayacaksanız; yağlı kağıt

Kalıbınızı veya kalıplarınızı streç filmle kaplayınız. İçini dondurma ile doldurunuz. Sıkıca bastırınız.

En az 4 saat buzlukta bekletiniz. ( En iyi sonuç için ; 1-2 gün bekletiniz.)

Önceden hazırladığınız kekten, kalbınızla aynı ebatta bir parça kesiniz.

Dondurmanızı buzluktan alarak, dikkatlice kalıbınızın üzerine ters çeviriniz. 1 saat de bu şekilde buzlukta bekletiniz.

Bu arada Mereng' inizi hazırlayınız :

Mereng Tarifi :

. 8 yumurta akı

. 1/2 çay kaşığı krem tartar

.1/2 çay kaşığı tuz

.220 gram şeker

* Krem Tartar ;  Tartarik asidin tuzudur. Tartarik asit, üzümlerin temel asidi olup, bu meyvelerin toplam asitliğinin % 40 - 80' inini oluşturur.

Lokum üretimi, sufleler, bezeler, krem şantiler ve birçok pastacılık ürününde, yumurta aklarını arttırmak ve sabitleştirmek için kullanılır. Aktarlarda bulabilirsiniz. Ben Kayseri Pastavizyon'dan aldım. ( İçeri girer girmez kendimi kaybettiğim, büyülü mekanlardan biri. Mevz-u bahis mutfak olunca , normal tabi. Çeşit çeşit mutfak oyuncakları / cici cici pasta malzemeleri karşılıyor bizi.

 Ayrıca Kayseri'de iseniz Kay Park'ın yanında ki  Ebruli ' ye mutlaka uğrayın derim. Aradığım hemen her şeyi buldum. Süpper & Pupper.. ;)

*Krem tartar bulamazsanız, limon suyu kullanabilirsiniz.

Hazırlanışı:

. Yumurta akları, krem tartar ve tuzu bir kaba alarak , mikserin en yüksek hızıyla katılaşana dek çırpınız.

. Şekeri, yavaş yavaş karışıma katınız.

. Kar beyaz bir görüntü  ve tok bir kıvam elde etmelisiniz.  Karışım, mikserin ucunda kalıyor / akmıyor ise olmuş demektir.

Buzluktan dondurmalı kekinizi alıp, her tarafını merengle kaplayınız. Bu işlemi gelişigüzel yapabileceğiniz gibi, krema sıkma torbası da kullanabilirsiniz.

* Son aşama ;

Pürmüzü, merenginizin üzerine tutup, yakınız.

 Pürmüzüm yok Pepelam derseniz,  biraz uğraşmanız gerekecek. Fırınınızı 260 dereceye ayarlayıp, 10  dakika ısıtın. Pastanızı yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine koyun. Fırına verip üzeri kızardığında ışık hızıyla çıkarın. Erimeye başladığını görürseniz buzluğa atıp , bir süre donmasını bekleyin.

( Dondurma kızartılır da, fırınlanmaz mı? Değil mi ama :)





Whoopie!  Pastamız servise hazır...

Dışı sıcacık , çıtır çıtır.   İçi buz gibi serin serin.   Afiyet olsun efendim  :)

( Dekorasyonda vintage rüzgarı ; English Home'dan sonra , beni de çarptı. Büyük anneciklerimizin mis kokulu sandıklarından, göz nuru danteller çıkarıldı. Hatta ve hatta istediğim gibisini bulamadığım için, anneanneciğimiz tarafından ; kadehlerimiz için dantelli zarif kostümler örülmeye başlandı :)












 Ve bitirirken ;  hayattan / Şehr'i Kayseri'den birkaç kare..

( Fotoğrafları  buraya yüklerken renkleri bozuldu ve bulanıklaştılar. Sebebini anlayamadım :( İçime hiç sinmese de hatıra olması hasebi ile paylaşmak istedim )



* Almer Terası

Hatırlamak için hayal kurmaya, hayal edebilmek için de hatırlamaya muhtacız. Hikaye dediğin de budur zaten. Bu andır. İçinde geçmiş ve gelecek , hafıza ve hayal barınır. Her hikaye ; ezeli ve evveli olmayan, alabildiğine hudutsuz bir andır. Ne başta, ne sonda, tam da ortadadır. ' O vakit hayal de hafıza da anlar ki hikayeler hep eskidir,aynıdır. Velhasıl bunca süslü kelime, bunca harf tek bir noktada saklıdır...







İnsanları izlerken, daha evvel hiç görmediklerini görebilir, hiç hissetmediklerini hissedebilirsin ...





İnsan bazen ağır ağır, kademe kademe görür. Bir resmin eteklerindeki ayrıntılardan başlar görmeye ve orda burda yalpalayan, kıvrılan bakışları usul usul varır resmin merkezine...













  * Kapalı Çarşı











*Hunat Hatun Çarşısı                                                                                                                                 


                                                                                                                              


İnsan eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara,


kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur.Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek,ötekini keşfetmek...            


















                                                                






*Kayseri Meydan Tarihi Saat Kulesi                                                                                              


                                                                                           


Allah kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç... Her insan  için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı...                                                                                                                                      
















              












                                                         













Halim arzuhalimdir, duruşum duam. Sensizsem neyim var? Senleysem ne gam..






.





 Elmas bir gözdür yürek, çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme...





Esas kirlilik,dışta değil içte,kisvede değil ;

kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün ,yıkadın mı temizlenir,suyla arınır..  





Gidip de varamamaktan değil, varıp da dönüş yollarını kaybetmekten değil, dönüp te geride bıraktıklarını yerinde görememekten değil ; bir kendini bulmaktan, bulduğundan korkmaktan korktu...





Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi o kadar ciddiye alır ki oyuncağını ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz kurcalar oyuncağı, kırar parçalar. Ya aşırı kıymet verir, ya da kıymet bilmeyiz...

 Notlar:

* Cici diyorum.. Gerçekten çok ciciydi!

Nazlışla buluştuk. Zaman su gibi aktı / geçti.. Senelerdir birbirimizi tanıyormuşuzcasına, sımsıkı sarıldık

daha ilk dakikada. Çokça anlatmaya kıyamam / nazarlardan korkarım ya, Rabbim hepimizi kıymetli dostlarla karşılaştırsın  inşaAllah. Temiz yürekli, gözlerinin içine sıcacık bakan, içinin ve dışının bir olduğunu hissettiğin , her daim omzunu yaslayabileceğin kıymetli insanlardan bir lahza  korkmayacaksın. Dostluğun tadını çıkaracaksın..

İyi ki varsın muunuşum :)

* Ahh..  Bir de Hilal . Henüz yüz yüze görüşemesek de, dolu dolu konuştuk birbirimizle.

 Sıcacık kelamları ve mütevazı tavırları ; en taze hali ile gönlümde. Yüksek enerjisi ve içtenliği ile öyle naif , öyle tanıdık ki..

Seviyorum seni .. Sizi ...

Ruhuma  dokunan / hakiki dostluk izleri bırakan, çıkarsız, sevgi dolu,  tüm mutena şahsiyetleri..

Sürç-ü lisan etti isem affola.

En kısa zamanda, en hayırlı haberlerle buluşmak üzere dostlar;

Kalbi sevgi ve selamlar..

Güncel :

* Sevgili arkadaşlar; bloglarımızda yaşadığımız sıkıntılar mamafih durulmamakta. Maillerden öğrendim ki yazdığınız yorumların çoğu bana gelmiyor. - Hatta son blog kaydım ve izleyici kısmım bazen görünmüyor-muş.

Bilginiz olsun istedim. Takriben 150 yorum  ; ben okuyamadan silindi gitti. Lütfen yanlış anlamayınız. Dilerim tez zamanda düzelir. Sonumuz hayr ola.

* Güzel dostlarım ; ve  nihayet Türkmenistan'dayım. İnternet sıkıntısı ve blogspot yasağını aşabilirsek ; sizlerle tekrar kavuşmayı ümit ediyorum.Hayırlı ramazanlar...













* ( 18.01.2012)  


 Değerli dostlarım ;  malumunuz zaman su gibi akıp gitmekte. Beni ve ailemi soran, samimi ve sıcacık duaları ile yüreğimi tazeleyen siz sevgili kardeşlerim, iyi ki varsınız. Rabbim cc kalbinizde olsun. Çok şükür sağlığımız / sıhhatimiz yerinde. İnternet problemi düzelecek gibi görünmüyor , fakat ümidimizi yitirmeyip her daim hayırlısını dileyelim inşaAllah. Nasip olursa, sizlerle yeniden kavuşmayı, hayırlı amellerle buluşmayı iple çekiyor olacağım.


Vesselam, veddua...









No comments:

Post a Comment