Friday, March 7, 2014

TADİLAT MEYDAN MUHAREBESİ 4



tadilat meydan muharebesi 4 1



Muharebenin son demlerini yaşıyoruz ama bana gazilik madalyasını taktılar bile. Dün akşamdan beri ayak bileğimin ağrısından üstüne basamıyorum. Hemen online doktorum, herbişeyden kardeşimi aradım o neler yapmam gerektiğini söyledi. Tedbirlerimi aldım, iptal vaziyette buzlu muzlu istirahatteyim.






Oysa dün sabahtan hızla faaliyete başlamış tadilatı biten odaları eski haline getirmek için arılar gibi çalışmıştım. Salondaki kitaplıktan boşalan kitapları yerine taşımış, çeşitli yerlere yayılmış tabak çanağı eski mekanlarına yerleştirmiş, süpürmüş, silmiş, toz almıştım. Aç karnımızı komşunun getirdiği kuru fasulye pilavla doyurmuş, temizlik eylemine kaldığım yerden devam etmiştim. Gözümün önünde bir bardak çay hayali dansederken bu mutlu anı işleri bitirdiğim zamana saklamıştım. O an geceyarısına bir saat kala geldi. Duşumu aldım, pijamalarımı giydim, çayımı elime alıp 15-20 dakika kadar internette gezindim ve "artık yatayım" diyerek ayağa kalkmamla oturmam bir oldu. Sol ayak bileğime saplanan ağrı yürümeme engel oluyordu. Düşmedim, burkmadım, çarpmadım, bu neyin nesidir anlamadım. Ben bu performansı menüsküsü yırtık dizlerimdem ve carpal tunnel sendromlu ellerimden beklerken bir ceylanınkini andıran narin(!) ayak bileğim SOS vermişti, ah canııım nazar değdi kesin :) Çaresiz tek tek basaraktan, bade süzerekten, sabaha iyi olur beklentisiyle yatmaya gittim. Fakat heyhat sabah da değişen bir şey yoktu, önce Voltarenle ovup bandaj yaptım, banyoya gidip en azından yüzümü yıkamama izin verdi, sonra da online doktor yardımı aldım yukarıda yazdığım gibi. Geceki kadar olmasa da yürürken ağrı devam ediyor. Kendimi kızağa çektim. Antrede badana ve kapıların boyanması işlemi devam ediyor. Birazdan yağlıboya kokusundan krize gireceğim. 


Öğleden önce eve TV servisinden elemanlar geldi. Ve bir tanesi beklediğim soruyu sordu: "Bu kitapların hepsini okudunuz mu?", bugüne kadar tek bir tamirci, tek bir servis elemanı denk gelmedi ki bu soruyu sormasın. "Evet" dedim, "okudum". "Eee, ne kadar zamanda birikti bunlar?" diye sordu bu defa. "Okumayı öğrendiğimden bu yana, yaşımdan 7 çıkarırsak o kadar yıl" deyince "30 yıl falan o zaman" cevabıyla mest oldum dostlar. Evlat edinecektim arkadaşı, evden göndermeyip besleyecektim:) Allah herkese böyle kadir kıymet bilen servis elemanı nasibetsin, dinimiz amin :)






Efendim boya kokuları içinde size veda ederken "Tadilat denen şeyi icat eden hortlasın" diyor ve kaçıyorum...






No comments:

Post a Comment